19 Nisan 2016 Salı

FENERBAHÇE TARİHÇE VE GÜNÜMÜZ

                                   FENERBAHÇE   TARİHİ

    KADIKÖY VE FENERBAHÇESİ;
İstanbul’un Kadıköy yakası; Allah’ın, yeryüzünü yaratırken kesinlikle ayrıcalıklı davrandığı bir eşsiz yöre... Tarihlerin henüz 1900 yılına ulaşmadığı İstanbul’da, Kalamış’ıyla
Fenerbahçe’siyle, Caddebostan’ı Suadiye’si Moda’sı ile adeta bir rüya beldesi... Göz alabildiğine bomboş arsalarla yemyeşil çayırlara sahip bu yörede, doğanın insanları spor yapmak için sanki teşvik ettiği yıllar...
Ve de, İstanbul’un silüeti deniz üzerinde uzaklardan perde perde yansıyıp dalgalanırken, Fenerbahçe Burnu’nda yanıp sönerek yol gösteren bir fener Türk sporuna önderlik edeceği bir kulübe sembol olmanın da gururu içinde, Adalar’a, Marmara’ya, daha da ötesi uzak yıllara doğru aynı şevkle ışık saçacağı günlerin özlemi ile çakıp durmaya başlamıştı sanki... Ve de Kadıköy, o dönemlerde en güzel semti olan Fenerbahçesi’nin bağrından çıkaracağı takımını önce yakınlara, sonra da yarınlara armağan edeceği günleri bekliyordu gayri...

1907-1923

Takvim yaprakları 1907 yılını göstermekteyken II. Abdülhamit devrinin son günleri yaşanmaktaydı. Saltanatının son zamanlarını yaşayan II. Abdülhamit'in rejimi her alanda etkisini yitirmeye başlamıştı. Bu azalma futbola da yansımıştı. Artık Türk gençleri de futbol oynamaya başladı.

Fenerbahçe Müzesi'nden. Fenerbahçe'nin eski takım formalarından biri.
Bu durumdan yararlanan Kadıköylü gençlerden, Hariciye Nazırı Asım ve Server Paşa’ların torunu Londra Sefareti Başkatibi Nuri Bey’in oğlu Ziya Bey ile Harekat Ordusu Feriki Şevki Paşa’nın oğlu Ayetullah Bey ve de ünlü edebiyatçı Sami Paşazade Sezai Bey’in yeğeni Enver Necip (Okaner) Bey, Necip Bey’in Moda Başpınar Sokak 3 numaralı evde yaptıkları görüşme neticesinde kuracakları takım hakkında fikir yürütüyorlardı. Görüşmeler sonucunda maddi destek sağlayan devrin zenginlerinden Saint Joseph mezunu Mühendis Nurizade Ziya Bey’e kulübün kurucu başkanlığı, Osmanlı Bankası memurlarından Ayetullah Bey’e katiplik görevi, Bahriye Subayı Necip Bey’e de kaptanlık ve veznedarlık görevi verildi.[1].Yine görüşmede varılan fikir birliği ile de; kuracakları kulübün adını oturdukları semtten esinlenerek Fenerbahçe yapacaklar, armalarını Fenerbahçe Burnu’ndaki ışık saçan fenerden, formalarındaki renkleri ise Fenerbahçesi’ndeki papatyaların kıskançlık ve temizlik sembolü olan renklerinden yani sarı ile beyazdanalacaklardı.
Kulübün kadrosu semtteki gençlerden oluşturulmuştu. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilanı ile tanınan dernek kurma serbestliği İstanbul’da birçok Türk kulübünün kurulmasına vesile oldu[2]. Kulüp sayısındaki artış İstanbul’da yeni bir ligin kurulması ihtiyacını doğurdu. Bu nedenle de o dönemlerde ülkede resmi tatil günü olan Cuma günleri oynanacak bir lig olan, Cuma Ligi adıyla yeni bir lig kuruldu.
Kulüp kuruluşunda sarı-beyaz olan renklerini 1909 sonbaharında sarı-laciverte çevirmiştir. 1909-1910 sezonuyla birlikte de İstanbul Futbol Ligi'ne katılmıştır. Fenerbahçe–Galatasaray kulüpleri arasındaki ezeli rekabet[3], ilk defa 17 Ocak 1909 tarihinde Galatasaray Lisesi öğrencilerinin takımı ile, yeni kurulmuş bir semt takımı maçı şeklinde başlamıştır. Bu tarihten itibaren de o dönemlerdeki İstanbul futbolundaki şampiyonluklar genelde bu iki Türk takımı arasında paylaşılmıştır.
Fenerbahçe arması (1910)
Fenerbahçe arması (1910)
Fenerbahçe Kulübü’nün ilk amblemi olan Fenerbahçe Burnu'ndaki ışık saçan beyaz feneri, renkleri ise sarı ile beyaz olmuştu[1]. Ancak kulüp yöneticileri, bunu tatminkar bulmadıklarından ve içinde bulundukları monarşi rejimini tehdit edici sayılacağı endişesi ile kısa zamanda iptal etti. 1910 yılında futbolcu solaçık Hikmet’in çizdiği arması herkesin beğenisini kazandı ve kabul edildi.
1910 yılında Kuşdili Kulübü'nün kulüp bünyesine katılımıyla Fenerbahçe kürekavcılıkkriket ve tenis sporlarına sahip olmuştur.
Kadrosunu gençlerle güçlendiren bu Fenerbahçe 1911-1912 liginde hiç yenilmeden şampiyon oldu. Şampiyonluğun en önemli yanı ise, Fenerbahçe’nin bu şampiyonluğu ile İngiliz ve Rum takımlarının şampiyonluklarının tamamen sona erdirmesi ve bu tarihten itibaren de Türk futbolunda şampiyonlukların artık Türk takımlarının olmasıydı. Bu şampiyonluk, kulübün itibarını bir anda yükseltti, imkânlarını arttırdı. Altıyol’da bir kulüp lokali kiralandı, lokalin açılışı ile üye sayısı çoğaldı. Bu arada futbol dışında diğer spor dallarında da faaliyet gösterilmesine başlandığından, aynı yıl Fenerbahçe Futbol Kulübü adı, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne dönüştürüldu.
Kulübün kuruluş günü olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın kulübü ziyaret tarihi olan 3 Mayıs kabul edilir.

FENERBAHÇE MÜZESİ
Fenerbahçe MüzesiFenerbahçe Spor Kulübü tarafından açılan spor müzesi. Müzede bütün spor branşlarına ait toplam 3000 adet kupa bulunmaktadır.
Fenerbahçe Spor Kulübü, tam 35 dalda 100 yıllık başarılarla dolu çalışmalarında çok değerli ödüller ve kupalara sahip olmuştur.
Fenerbahçe ilk kupasını 5 Haziran 1910’da İstanbul’un ünlü Rum kulübü Sturugglers’i 3 - 1 yenerek kazandı. Gümüş işlemeli bir kupa ile başlayan bu ilk ödül ile Fenerbahçe müzesinin temelleri de atılmış oldu.
1913 yılında Altıyol ağızındaki lokalde kupa ve heykellerin sayısı 10’a ulaşınca bunlar için küçük bir vitrin satın alındı.
1914 yılında Kuşdili’nde iki katlı ahşap Lokale geçildiğinde git gide zengin bir kimliğe bürünen müze için ikinci katta bir oda ayrıldı. Kazanılan ödülleri koymak için yeni vitrinler yaptırıldı.
1932 yılındaki yangına dek bulununacak Kuşdili lokalinde ödüllere (kupalara) ayrılan bu küçük odanın da bir süre sonra yetmediği, ihtiyacı karşılamadığı görüldü. Kupa, şilt ve vazoların bir bölümü diğer odalara ve alt kattaki büyük salona konmaya başlandı.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün kupa sayısı 1932 yazı başlarında 150’yi aşmıştı. Ancak kulübün ilk 25 yıllık faaliyetlerinin ve başarısının bir kanıtı olan pek çok kupa, şilt ve benzeri ödül 1932 yılının 5 haziranı 6 hazirana bağlayan gecesi çıkan bir yangın sonucu kulüp binası ile birlikte yok oldu.
Ancak 1932'den sonra kazanılan her türlü ödülün bugüne değin gelmesi mümkün olmuştur. Fenerbahçe Burnundaki sosyal tesislerin açılmasından sonra uzun yıllar kazanılan kupa, şilt ve onurluklar oradaki vitrinlerde sergilenmiştir. Yeni Fenerbahçe Müzesi'nin açılışı, Fenerbahçe Spor Kulübü Müze Tarih ve Arşiv Kurulu Başkanı Sertaç Kayserilioğlu’nun liderliğinde yaklaşık bir yıl süren yoğun çalışmalardan sonra, resmî olarak 19 Ekim 2005 tarihinde yapılmıştır.
Hamit Eroğlu nunda heykeli burada sergilenmektedir.

FENERBAHÇENİN GELMİŞ GEÇMİŞ EN İYİ OYUNCULARINDAN BAZILARI
  1. TUNCAY ŞANLI:2002-03 sezonunda Sakaryaspor’dan Fenerbahçe'ye transfer olmuştur. Fenerbahçe’deki ilk resmi maçı, 11 Eylül 2002′de Gaziantepspor-Fenerbahçe karşılaşmasıdır ve aynı sezon içerisinde 6 kasım 2002'de Galatasaray ile oynanan 6-0'lık karşılaşmada ilk golü kaydederek Fenerbahçeli taraftarların gönlünde ayrı bir yer edinmiştir. 2004-2005 sezonunda Şampiyonlar Ligi'ndeManchester United maçında 3 gol atarak avrupa kupalarında bir maçta en çok gol atan türk futbolcu ünvanını elde etmiştir. Fenerbahçe'nin 100. yılındaki şampiyonluğunda Alex de Souza ile katkısı çok büyük olmuştur ve bu sezonun sonunda bedelsiz olarak Middlesbrough FC takımına transfer olmuştur.
  2.    ALEXANDRO de SOUZA:2004 yılında Fenerbahçe'ye transfer olmadan birçok Avrupa takımının transfer listesine girmiştir. Ancak 2004 yazında 2004 Copa América'yı kazanan futbolcu Fenerbahçe'yi tercih etmiştir. İlk sezon ligde şampiyonluk yaşamıştır. Diğer sezon ligde asist kralı olanfutbolcu 2006-2007 sezonunda Fenerbahçe'nin 100. yıl kadrosunda şampiyon olarak yer almış ve Süper Lig’de Gol Kralı olarakFenerbahçe'nin lig tarihinde Gol Kralı olan ilk yabancı futbolcusu unvanını kazanmıştır. 2007-2008 sezonuna girilirken takımın kaptanlığına getirilmiştir.


3.ANELKA

27 Ocak 2005 tarihinde Fenerbahçe'ye transfer olmuştur. 31 Ocak'ta resmi sözleşmeye imza atmıştır. Türkiye`ye gelen en kariyerli futbolculardan biri olan Anelka, 2005-06 sezonuyla birlikte kendini tam anlamıyla göstermeye başlamış ve yeniden milli takıma kadar yükselmiştir ama geçmiş dönemde yaşadığı sorunların bir benzeriniFenerbahçe'de de yaşayarak 2006-07 sezonunda 14 milyon Euro karşılığında Bolton'a transfer olmuştur.


4.UCHE

Fenerbahçe takımının defansında uzun yıllar oynayan Uche, Danimarklı futbolcu Jes Høgh ile iyi bir ikili oluşturmuştur. 1998'deEbru Gündeş'in Sen Allah'ın Bir Lütfusun şarkısının klibinde oynamıştır. Türkiye'de İstanbulspor takımında 3 sene oynadıktan sonra Nijerya'da futbol hayatına devam etmeyi tercih etmiştir. Yaşadığı en büyük talihsizlik ise Fenerbahçe'de oynadığı dönemde yedek kaleci Murat Şahin tarafından ayağının kırılmasıydı.
.

5.RÜŞTÜ REÇBER    
Fenerbahçe'ye kiralık olarak döndüğü sezon Rüştü, bir Fenerbahçe şampiyonluğu daha gördü. 29 maçta 17 gol yiyerek başarılı bir performans sergiledi. Türkiye kupası Yarı Finali'nde uzatmalarda 1-0 yenik devam eden maçta Fabio Luciano'ya gol pası atarak maçın penaltılara gidip, finale kalmalarına yardım etti. Ancak finalde Galatasaray'a 5-1 yenildiler. 2005-06 sezonunda Fenerbahçe'ye transfer oldu. ancak genç file bekçisi Volkan Demirel'in yedeği konumuna düşüp, kupa maçlarında forma giydi. Ancak formayı sezonun ikinci yarısında kaptı. Sezonu lig ikincisi olarak bitirdiler. Fenerbahçe ile son sezonu 2006-07 sezonu oldu. Geçen sezon kaldığı yerden lig ve UEFA Kupası kalecisi olarak devam ederken, 15 Ekim 2006'da Ankaraspor ile 2-2 berabere kaldıkları maçtan sonra sağ diz çapraz bağı koptuğu için sahalardan 5-6 ay uzak kaldı.[8] Fenerbahçe sezon sonunda şampiyon oldu.

ŞİMDİKİ KADROSU


ŞAMPİYON FENERBAHÇE...

1 yorum: