1 Haziran 2016 Çarşamba

Kort Tenisi

TenisTenis’in geçmişi bin yıl kadar önceye dayanmaktadır. 1874'te Binbaşı Walter Clapton Wingfield, "Sphairistike" ismiyle bu oyunun patentini aldı, daha sonraları bu isim "çim tenisi" haline dönüştü. 1872'de Binbaşı Harry Gem ve Augurio Pereira'nın Leamington Spa bölgesinde kurdugu kulüp ise tarihin ilk tenis kulübü olarak bilinir. Kadın ve erkeğin aynı anda oynayabildiği nadir oyunlardan olduğu için Çim Tenisi kısa sürede popüler oldu. Sadece çim üzerinde degil her türlü yüzeyde ve kapalı alanlarda da oynandı. 1970'lerde ülkeler çim kelimesini atarak kısaca tenis demeye başlasalar bile Uluslararası Tenis Federasyonu oyunun ismini 1977 yılına kadar değiştirmedi. İngiltere Tenis Federasyonu kendine hala Çim Tenis Birligi demektedir. 20. yüzyılda Amerika ve Avusturalya’ya kadar yayılan tenis, Türkiye’de ilk olarak İngilizler tarafından oynandı.

Tenis; kadın, erkek, çocuk, yaşlı, özürlü herkese hitap edebilen, hem açık hem de kapalı alanlarda oynanabilen nadir spor dallarından biridir.

Oyunun temel mantığı, topu raket kullanarak, çizgilerle sınırlanmış alan içine bir defa sekerek veya hiç yere değmeden rakip sahanın çizgilerle belirlenmiş alana rakibinin karşılayamayacağı şekilde atabilmektir. Servise kiminle başlanacağı para atışı veya raket çevirme yöntemiyle belirlenir. Oyun, ilk servis atma hakkını kazanan oyuncunun, kendi yarı sahası dip çizgisi (baseline) arkasının sağından, rakip sahanın çaprazındaki sağ servis alanına servis atması ile başlar. Bir set 6 oyundan oluşur. Teniste, özel turnuvalar hariç, erkekler beş set, bayanlar 3 set oynar.

Tenis, vücuttaki yağların yakılmasına yardımcıdır. Enerji seviyesini arttırır ve çeviklik kazandırır. Topun takibi ile sporcuya hız kazandırır. Bacak kaslarını ve kemikleri güçlendirir. Ayrıca düzenli pratik yapma alışkanlığı kazandırırken çalışma disiplinini de geliştirir.

19 Mayıs 2016 Perşembe

Mac ve Windows Karşılaştırması

Bunun için öncelikle işletim sistemi kavramını kısaca açmak gerekir. İşletim sistemi çok önemli bir yazılım paketi olup bilgisayar donanımlarının sistematik düzen içinde istikrarlı çalışmasını sağlar. Bu ana yazılımdır. Üzerine yüklenecek programların da ana yazılıma mutlaka uyumlu olması gerekir. Konu başlığımızdaki her ikisi de işletim sistemine işaret eder. Gerçi bir düzeltme yapılırsa Mac Unix tanımlaması en doğru şekli olacaktır.
Çünkü Apple Macintosh bilgisayarlarının çekirdek yapısı UNIX mantığı ile işler. UNIX ise en eski işletim sistemlerinden biri olup dünyadaki en güçlü mimari kabul edilmektedir. UNIX ilk başlardaki gibi tek işletim sistemi olmaktan çıkıp artık Linux ve Mac OS X şeklinde yüklenmektedir. Mac sonuçta UNIX’e dayandığından dünyanın en güçlü işletim sistemi çekirdek yapısına sahiptir. Windows ise aslında MS-DOS mimarisine sahiptir. Mac ile karşılaştırıldığında fazla zayıf kalmaktadır. Bu yüzden teknik servise format için en fazla PC Windows bilgisayarlar gider.
Mac OS X çok zor çöker. Windows ise zayıf mimarisinden dolayı çökmeye eğilimlidir. Aynı zamanda Mac OS X çoklu görevlerin altından daha kolay kalkar. Yani işlemciyi (CPU) daha az yorar. Ayrıca Mac OS X önceki versiyonu olan Mac OS eksilerini tamamen telafi ettiğinden Windows’un eski artılarını da izole etmiştir. Yani bir bakıma Windows’un Mac’e karşı pek bir artısından söz etmek kolay değildir.
Server bağlanma konusunda da Mac daha avantajlıdır. Ancak işletim sisteminin ilk açılışı son testlere göre Windows’tan birkaç saniye geridedir. Bununla birlikte yine program zenginliği açısından Mac OS X rakibinden geridedir. Buna oyun programlarını da katabiliriz. Windows özellikle oyun yazılımları açısından açık ara öndedir. Son olarak Mac OS X yapısının UNIX tabanlı olmasından dolayı Linux ile çok yakın akraba olduğunu da ekleyelim.

Araç Üretimi


ARAÇ ÜRETİMİ

Öncelikle araçlar segmentlere ayrılır.Segmentler belirli iç hacim, performans, fiyat, motor hacmi gibi objektif kriterlere göre değil, modellerin karşılaştırılması neticesinde tahmin edilmektedir. Bu bakımdan belirli bir segmente sokulamayacak veya ara modeller bulunmasını da olağan karşılamak gerekmektedir. Bundan başka herhangi bir modelin yıllar içerisinde değişimi neticesinde üst segmente yükselmesi de mümkündür.

A SEGMENTİ
A sınıfı arabalar en küçük şehir otomobilleri olarak bilinen, yakıt tüketimi bakımından ekonomik, fazla park alanı kaplamayan ve nispeten uygun fiyatlı modellerdir.
Basic, mini, mini car, şehir arabası, economy car, city car olarak da adlandırılırlar. Küçük araçlardır.



Örnekler: Renault Twingo, Peugeot 107, Smart Fortwo, Fiat Panda, Chevrolet Spark, Suzuki Alto, Hyundai i10


B SEGMENTİ
B segmenti araçlar A segmentinden biraz daha büyük olsa da küçük otomobil sınıfında yer almaktadır. Small olarak da adlandırılırlar. Aynı segmentte bulunduğu halde sedan veya hatchback olan veya birbirine tıpatıp benzetilemiyecek pek çok model bulunabilmektedir.



Örnekler: Hyundai Getz, Honda Jazz, Chevrolet Kalos, Fiat Punto, Dacia Logan, Seat Exeo, Hyundai Accent, Hyundai Era, Hyundai i20, Ford Fiesta, Fiat Albea, Fiat Palio, Nissan Micra, Peugeot 206, Smart Forfour, Toyota Yaris, VW Polo


C SEGMENTİ
Küçük aile otomobilleri olarak nitelendirilmektedir. Alt orta sınıf olarak da tanımlanırlar.



Örnekler:  Honda Civic, Renault Fluence, Volkswagen Golf, Volkswagen Jetta, Mitsubishi Lancer, Renault Megane, Hyundai i30, Hyundai Accent Blue, Toyota Corolla, Toyota Corona,Ford Focus, Opel Astra, Audi A3, Fiat Bravo, Kia Ceed, Peugeot 308, Mazda 3, Hyundai Elantra, Kia Cerato, Skoda Octavia , Dacia Logan, Toyota Auris, Proton Gen2 


D SEGMENTİ
Büyük aile otomobili olarak bilinmektedir. Üst orta sınıf araçlardır. 



Örnekler: Opel Insignia,Volkswagen Passat, Opel Vectra, Alfa Romeo 156, Renault Laguna, Ford Mondeo, Hyundai Sonata, Toyota Avensis, Honda Accord,  Seat Exeo, Mazda 6, Alfa Romeo 159, Nissan Primera, Skoda Superb, Mercedes C Serisi, BMW 3 Serisi


E SEGMENTİ
Executive car olarak da adlandırılan üst sınıf otomobillerdir.



Örnekler: BMW 5 serisi, Mercedes E sınıfı, Audi A6, Volvos80


F SEGMENTİ
Lüks sınıf otomobillerdir.



Örnekler: Audi A8, BMW 7 serisi, Mercedes S serisi


G SEGMENTİ
Spor otomobillerdir.
Örnekler: Porsche 911

Üretime gelirsek üretim süreci D segmenti ve altı araçlar için genellikle 6 bölümden oluşur.D segmenti üstü araçlarda bu bölümler fazlalaşır ya da bölümler değişiklik gösterebilir.Şimdi Toyota Türkiye fabrikasındaki üretim üzerinden bölümleri inceleyelim.

Bölüm 1: Pres


Çelik rulolar, özel şekillerde düz plakalara dönüştürülür. Metal plakalar, pres hattında rahat şekil alabilecek geometrilerde kesilirler.

İki hat halinde yerleştirilmiş olan preslerde kesilmiş metal plakalar, kalıplar arasında üzerlerine basınç uygulanarak şekillendirilirler. Büyük parçalar, yüksek kapasiteli ilk hatta, küçük olanlar da daha düşük kapasiteli ikinci hatta şekillendirilirler.

Kalıp değiştirme süresi, kökeni Toyota Motor Şirketinin kuruluşundan başlayan "kaizen-sürekli gelişim" çalışmaları ile kısaltılmaktadır. Kısa kalıp değişim süresi, yüksek stok tutmanın getireceği problemleri önlemektedir. Yüksek stok miktarı sadece maliyet ve alan kullanımı açısından değil aynı zamanda problemlerin teşhisini güçleştirmesi açısından da problem yaratabilmektedir.

Operatörler, süreçlerin kalite seviyesini sürekli olarak kontrol etmektedirler. Sadece yüksek kaliteli ürünler, kaynak fabrikasına gidecek ve Corolla'nın bir parçası olmaya hak kazanacaktır.

Bölüm 2: Kaynak


Press fabrikasında üretilmiş olan parçalar, burada hassas bir şekilde birleştirilmektedirler. Bazı operasyonlar robotlar tarafından yapılmaktadır. Yüksek kaliteli parçalar, yüksek kaliteli işgücü sayesinde kaynak fabrikasında birleştirilmektedirler. Hassas kalıplar, hataya elvermeyecek şekilde parçaları birleştirmektedir. Üretilen gövdenin ölçümlere gönderilmeden önceki son kaynak işlemleri, yüksek teknolojiye sahip robotlar tarafından yapılmaktadır.


Bölüm 3: Boya


Kaynak fabrikasında üretilmiş olan gövdeler ( Sedan, Wagon, Verso) boya fabrikasına sadece boyanmak için değil, aynı zamanda uzun ömürlü olmalarını sağlayacak kaplamaların yapılması için giderler.
ED Kaplama işlemi öncesinde, bir takım temizleme işlemlerinden geçerler. Bir süre ED havuzunda kalan gövdeler, ardından fırına girerler. Kaplama, yalıtım ve dayanıklılık işlemlerinin ardından tekrar fırına girerler. Bundan sonraki aşama "ilk kat" dır. Bu, ultraviyole güneş ışınlarına karşı mukavemet için yapılır. Ardından araç, tekrar fırına gönderilir. Ardından, araç boyanır. Boya atıkları titiz yöntemlerle toplanır. Şu anda 10 değişik renkte araç üretilmesine rağmen, boya fabrikamız pazardan gelecek taleplere göre istenilen renk grubunu üretebilecek esnekliktedir.

Benzer bir önlem, tampon boyama işleminde de gösterilmektedir. Boyanan plastik tamponlar, montaj sırasında araca takılmaktadır.

Bölüm 4: Montaj


Boyanmış gövdeler montaj fabrikasına girerken, gerekli diğer parçalar da "tam zamanında" prensibine uygun olarak montaj istasyonlarına ulaşır. Değişik modellerin aynı hatta üretilmesi sırasında dengeli üretime büyük önem verilmektedir. Japonca "Heijunka" teriminde ifade edildiği şekliyle, zor işler ve kolay işler makina ve insanları zor bir durumda bırakmayacak şekilde dengelenmelidirler.

Araçlar montaj fabrikasına girer girmez, "manifest" adı verilen ve araç ile ilgili tüm özellikleri anlatan bir kağıt üzerlerine yerleştirilir. Araçlar ana hatta ilerlerken, mükemmel bir senkronizasyonla alt parçaların üretildiği hatlar üzerinde de parça üretimine başlanılır. 
Alt parçalar gövde ile "tam zamanında" buluşur. Bu işlem ne erken ne de geç gerçeklekleşir. Tedarikçilerden gelen küçük parçalar da aynı şekilde "tam zamanında" istasyona ulaşır. Üretim kontrol lojistik grubu tarafından organize edilen işlemler sayesinde, istasyon kenarında sadece az bir emniyet stoğu bulundurulur.
Montaj fabrikasının bir başka sorumluluğu da motor montajı ve testleridir. 
Tüm 1.4,1.6,1.8 Benzinli Motorlar, Toyota Türkiye üretimi araçlarda kullanılmak üzere Adapazarı fabrikasında yüksek " Toyota" kalitesinde üretilmekte ve test edilmektedir.

Bir zorluk durumunda, takım elemanları, "Andon ipi ve andon tabelaları" sisteminden yararlanmaktadır. Çalışanların mutlak hedefi, üretim verimliliğini sürekli artırırken, kalite seviyesini daha da yükseltmektir.

Bölüm 5: Kalite

Araçlar son kullanıcılarına ulaşmadan önce, birçok ayar ve testten geçmektedirler. Her ne kadar kalite tüm üretim aşamalarında inşa edilmekteyse de, yine de bazı testler gerekmektedir. Araç performans kontrolü birçok aşamada yapılmaktadır. Su sızıntı kontrolünün ardından bazı araçlar test yolunda dinamik testlere de tabi tutulmaktadır. Sadece mükemmel araçlar Adapazarı fabrikasının sevkiyat alanına gönderilerek Avrupa'daki kullanıcılarına ulaşmak üzere kamyonlara yüklenmektedir.


Bölüm 6: Lojistik


 Bu işlemde lojistik en kritik konudur. Toyota Türkiye'de uygulanan süt tüccarlarının eskiden kullandığı yöntem benzeri bir sistemle parçalar tedarikçilerden fabrikaya getirilmektedir. 

TMMT ve tedarikçilerin arasında sürekli sefer yapan kamyonlara, tedarikçiler küçük miktarlarda ürün hazırlamakta ve tam zamanında teslim etmektedirler. Bu arada, daha önceki sevkiyatın boş kutuları da tedarikçiye teslim edilmektedir.

Toyota Türkiye, Avrupa merkez, ve lojistik şirketleri arasında sevkiyat açısından mükemmel bir işbirliği mevcuttur. Yeni üretilmiş Corolla'lar, stok alanından kamyonlara yüklenmekte ve Avrupa'ya gitmek üzere limana gönderilmektedirler.
                    ALBERT EİNSTEİN



Einstein, 1879 yılında Güney Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi, annesi ise, klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev hanımıydı. Konuşmaya geç başlaması ve içine kapanık bir çocuk olması, ailesini tedirginliğe düşürmüşse de, sonraki yıllarda bu korkularının gereksizliği anlaşılacaktı. Giderek meraklı, hayal gücü zengin bir çocuk olarak büyüyordu. Çocukluğunu Münihde geçirdi ve ilk öğrenimini burada yaptı. Okulu hiçbir zaman sevemedi. Gerçekten de, genç Einstein’ın ileride ortaya çıkacak dehasının temelleri, kendisinin de sonradan belirttiği gibi, okulda değil başka yerlerde atılmıştı.

Lise öğrenimini 1894’te İsviçre’de tamamladı ve 1896’da Zürih Politeknik Enstitüsü’ne (ETH) girdi. Sonradan İsviçre vatandaşı olup, Sırp asıllı bir kız öğrenci ile evlendi. Sonra Bern’de federal patent dairesinde görev aldı. Bu görevden arta kalan zamanlarda çağdaş fizikte ortaya atılmaya başlanan problemler üzerinde düşünmek fırsatını buldu. Önce atomun yapısı ve Max Planck’ın kuantum teorisi ile ilgilendi. Brown hareketine ihtimaller hesabını uygulayarak bunun teorisini kurdu ve Avogadro sayısının değerini hesaplayarak teorisini test etti. Kuantum teorisinin önemini ilk anlayan fizikçilerden birisi oldu ve bunu ışıma enerjisine uyguladı. Bu da onun, ışık tanecikleri veya fotonlar hipotezini kurmasını sağladı. Bu yoldan fotoelektrik olayını açıklayabildi. Bu çalışmalarını açıklayan ve 1905 yılında “Annalen der Physik” dergisinde yayımlanan iki yazısından başka, üçüncü bir yazısı daha çıktı ve bu yazıda görelilik teorisinin temelini attı. Teorileri sert tartışmalara yol açtı. 1909’da Zürih Üniversitesi’nde öğretim görevlisi oldu. Prag’da bir yıl kaldıktan sonra, Zürih Politeknik Enstitüsü’nde profesör oldu. 1913’de Berlin Kaiser-Wilhelm Enstitüsünde ders verdi ve Prusya Bilimler akademisine üye seçildi. İsviçre vatandaşı olarak 1. Dünya Savaşı’nda tarafsız kaldı

Einstein, 20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenebilir. Görelilik kuramını geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülmüştür. (Nobel Ödülü’nün ve Nobel Komitesi’nin o zamanki ilkeleri doğrultusunda, bugün en önemli katkısı olarak nitelendirilen görecelik kuramı fazla kuramsal bulunmuş ve ödülde açıkça söz konusu edilmemiştir.

Yabancı ülkelere bir çok gezi yapmakla birlikte 1933’e kadar Berlin’de yaşadı. Almanya’da yönetime gelen Nasyonal Sosyalist (Nazi) rejimin ırkçı tutumu dolayısıyla, pek çok Musevi asıllı bilim adamı gibi o da Almanya’dan ayrıldı. Paris’te College de France’ta ders verdi; burdan Belçika’ya oradan da İngiltere’ye geçti. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek Princeton Üniversitesi kampüsünde etkinlik gösteren Institute for Advanced Study’de (İleri Araştırma Enstitüsü) profesör oldu. 1940 yılında Amerikan yurttaşlığına geçen Einstein, 1955’de Princeton’da yaşamını yitirdi. Üvey kızı Margot Einstein, bilim adamının kişisel mektuplarını özenle herkesten saklamış ve kendisinin ölümünden 20 yıl sonra daha saklı kalmasını vasiyet etmisti. Günümüzde Princeton Üniversitesi tarafından basılan bu mektuplar bilim adamının gizli kalmış özel yaşamı hakkında ilginç bilgiler sundu.
 
Fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi. Kendisi özellikle zaman ve uzay için düzenlenmiş bağlılık(izafiyet) teorisiyle tanındı. Bu teori üç bölüme ayrılmaktaydı: Newton mekaniğinin yasalarını değiştiren ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren sınırlı bağlılık(1905), eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini veren genel bağlılık(1916) ve elektro-manyetizma ile yerçekimini aynı alanda birleştiren kapsamlı denemeler. İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır ve çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar.

Einstein’ın söylediği önemli bir söz vardır: “Ben atomu iyi birşey için keşfettim, insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar”. Bilim alanında insanlığa armağan ettikleriyle, dünyanın en büyük bilim adamlarından birisi olarak hala gururla anılmaktadır.







         ULAŞIM TEKNOLOJİLERİ
            
Ulaşım araçlarının gelişimi de tekerleğin icadıyla başladı. İnsanlar atlar tarafından çekilen arabaları kullandı önceleri.
Buhar makinesinin icadıyla ulaşımda daha fazla gelişme gösterildi. Önceleri buhar makinesiyle çalışan gemiler yapıldı, daha sonra trenler yapıldı.
Benzinli ve mazotlu motorların icadıyla ulaşım teknolojilerinde yeni bir sayfa açıldı. Arabalara, gemilere ve trenlere petrol ürünleriyle çalışan motorlar takıldı. 

Uçağın icadıyla beraber ulaşım daha güzel bir noktaya ulaştı.
Elektrikle çalışan trenler, metrolar ve otomobillerde günümüzde kullanılmaya başlanmıştır.

        

                        İnternet Sitelerinden Para Kazanma

Reklam alarak para kazanma 

1. Google Adsense ve diğer reklam sitelerine kayıt olup verilen kodları siteye eklemek.

2. Birilerinin sitenizden banner reklam satın alması.

Google Adsense ve Diğerleri

  Bu siteler tıklama başına ve hesabınızdaki para belli bir noktaya ulaştıktan sonra ücret ödeyen sitelerdir. Hiç şüphesiz ki bunlar arasında en sağlamı Google Adsense. Çünkü hem tıklama başına en yüksek ücreti Google Adsense verir hem de en güvenilir olanı Google'dır.

  Tabi Google Adsense her başvuranı kabul etmiyor. Son dönemde bunun ciddi sıkıntısını çeken binlerce site sahibi var. Her ne kadar kabul edileceğiniz garanti olmasada, kabul edilme ihtimalini arttıracak unsurlar var. Örneğin, siteyi açar açmaz başvurmayın, biraz zaman geçsin. Sitenizin içeriğini ve tasarımını olabildiğince iyileştirin. Hemen para kazanmaya odaklanmayın. Profesyonel bir site haline getirin ve ondan sonra başvurun.

  Bir kez kabul edilmedikten sonra tekrar başvurabilirsiniz. Tabi baktınız olmuyor, farklı bir site kurup, aynı unsurlara dikkat ederek şansınızı o siteylede deneyebilirsiniz.
Zaten siteniz kayda değer bir ziyaretçi sayısına sahip olmadıktan sonra bir günde gelecek para anca yıllık hosting ve domain masrafınızı karşılar.

  Bazı reklam siteleri pop-up dediğimiz, tıkladığınız anda açılan reklam modelini sunmaktadır. Fakat bu ziyaretçilerin nefret ettiği ve sitenizden kaçmasına neden olan bir reklam modelidir. Diğer yandan bu reklam modeli çok para da kazandırmaz.

Banner Reklam Alma

  En zor ama en karlı reklam alma modeli budur. Zor olmasının nedeni ziyaretçi sayınızın çok fazla olmasını gerektirir. Bu rakam günlük tekil ziyaretçi sayınızın binler hatta onbinler olmasını anlamına gelir. Ziyaretçi sayınız ne kadar fazlaysa çekeceğiniz fiyatta o kadar fazla olur.

  Banner reklam alma ihtimalinizi arttırmanın en önemli yolu dikey bir siteye sahip olmanızdır. Yani siteniz sadece belli bir kategoriye ve kitleye hitap etmelidir. Örneğin spor ürünler satan bir e-ticaret sitesi sahibi olduğunuzu düşünelim. Günde 5 bin kişinin ziyaret ettiği genel bir blog sitesine mi reklam vermek istersiniz yoksa 1.000 kişinin ziyaret ettiği, sadece fitness ile ilgili paylaşımların yapıldığı bir siteye mi? Çünkü genel blog sitesine gelenlerin çok büyük bir kısmı, hatta belkide hiç biri spor ürünleri ile ilgilenmezken, fitness sitesine gelenlerin hemen hemen hepsi spor ürünleri ile ilgilenir ve banner reklama tıklar. Bu nedenle belli bir kategori ve belli bir kesime hitap etmeniz çok büyük avantaj sağlar.
En karlı model budur çünkü toplu para alırsınız. Kesinlikle bannerı sitenize koymadan önce parayı tahsil etmeye özen gösterin.

Satış ortaklığı  

 Ürün sahibi olan kişiler ya da kurumlar , internet üzerinden sattıkları ürünlerini , daha fazla satabilmek için , yüksek komisyonlar karşılığında kendilerine satış ortakları ararlar.

  Sizin yapmanız gereken, kurmuş olduğunuz websiteniz ile ya da websitesi kurmadan , affiliate linklerinizi , forum sitelerinde ve sosyal paylaşım platformlarında (facebook ,twitter gibi) , bu ürünlerin tanıtımını yaparak , size verilen özel bir URL link sayesinde , sitenizi ziyaret eden kişileri ürünün anasayfasına yönlendirmek ve bu yönlendirme sonucunda ürün satışı olduğunda, komisyon kazanmaktır.

18 Mayıs 2016 Çarşamba

EĞİTSEL OYUNLAR

Eğitsel oyun, bireyin kendini geliştirmesini ve yeteneklerini daha iyi kullanmasını sağlar. Çoğu yetenek insanlara doğuştan bahşedilmiştir fakat insan kullanımı geliştirilmediği için öyle bir yeteneğinin olmadığı varsayılmaktadır. Mesela insan hayatına konuşarak başlamaz fakat bir süre sonra öğrenir, kendini geliştirir ve konuşabilme yeteneğine sahip olur. Yetenek kazanımlarına örnek olarak konuşabilme, araba sürebilme, bilgisayar kullanabilme gibi sonradan kazanılan kavramları sıralayabiliriz. Bu paragrafın ardından eğitsel oyunların tam olarak ne kavrama geldiğini ve insanlara ne tür kazanımlar sağladığına daha detaylı değineceğiz. Eğitsel oyun, inanın okul öncesinde tanıştığı bir kavramdır. Bireyin ailesi tarafından kendini geliştirebilmesi ve yeni şeyler kavrayabilmesi için oynatılır. Eğitsel oyun oynayan kişiler gelecekte karşılarına çıkabilecek zorluklarla mücadele etmeyi ve kendine yüksek miktarda kazançlar elde etmeyi bilir. Eğitsel oyunda karşımıza çıkan ilk kavramlar her zaman kolaydır, zaman geçtikçe görevler zorlaşır ve oyuncunun daha fazla hamle yapmasını bekler.

                                EĞİTSEL OYUN NEDİR ?


Eğitsel oyun nedir, eğitsel oyun amaçları ve eğitsel oyun neler kazandırır gibi soruları cevaplandıracağız. Eğitimin en önemli şartlarından bir tanesi denemektir. Bu kural eğitimin tekrarlanarak daha kalıcı hale geldiğine dayanılarak öne sürülmüştür. Eğitsel oyunlar sayesinde, öğrenilen kavram denenebilir ve akılda daha kalıcı bir hal alır. Ayrıca daha önceden öğrendiğimiz fakat konuyla alakadar olmadığımız için zamanla unuttuğumuz bir kavram varsa oyun oynayarak tekrar edebilir ve olayı daha iyi pekiştiririz. Bir kavramın tam olarak öğrenilebilmesi uzun bir süreçtir. Öğrenme süreci uzun olan kavramların kısa sürede öğrenildiğini düşünmek doğru olmaz ve sürekli olarak tekrar edilmesi gerekir. İnsan öğrendiğini düşündüğü bir konuda sık sık tekrar yapmayı sevmez ve sıkıcı gelir. Kimse vaktinin sıkıcı geçmesini istemez ve doğal olarak sıkıcı bir ortamda eğitim süreci kaliteli gitmez, kavramın net olarak öğrenilebilmesi mümkün değildir. Eğitsel oyunlar eğitim sürecinin sıkıcılığını ortadan kaldırır ve bireye daha eğlenceli öğrenim şartları sunar. Birey öğrenmek istediği kavramı eğitsel oyunlar oynadığında daha çabuk pekiştirir ve gerçekten eğlendiğini hisseder. Bu yüzden bulduğumuz her fırsatta veya vaktimizi eğlenerek geçirdiğimizde eğitsel oyun kavramından yararlanmalıyız. Çünkü eğitsel oyunlar bir olayın net olarak öğrenilmesini ve ruhun sıkıcılığının söküp atılmasını sağlar.

 

EĞİTSEL OYUN SANA NE KAZANDIRIR ?

Eğitsel oyun, sanal ortamda var olan bir kavram olduğu için istenilen hamlelerin gerçekleştirilmesi oldukça kolay ve içeriği de oldukça eğlencelidir. Birey daha önce tanışmadığı veya hakkında daha fazla tecrübe kazanmak istediği kavramları sanal dünyada 3D kaliteyle dener. Bu sayede tecrübe kazanırken hem eğlenmiş hem de maddi yönden hiçbir kayıp vermemiş olur. Çünkü gerçek dünyada yapılan deney işlemleri maddi anlamda yüklü masraflar çıkarabilir. Eğitsel oyunlar online platformlarda oynandığında kullanıcılar arasında yardımlaşma gerekir. Bu sayede kişi yardımlaşmayı benimser ve gerçek hayatta karşısına çıkan benzer kavramlarda da yardımlaşması gerektiğini hisseder. Artık yardımlaşmak hem kendine hem de diğer insanlara bir takım hizmetler sunmak boynunun borcu haline gelmiştir. Eğitsel oyunlar sayesinde verilen dersin içeriği eğlenceli bir hale gelir ve eğitsel oyunlar sonrasında kazanılan bilgilerin daha kalıcı olduğu tespit edilmiştir. Eğitsel oyunlar sonrasında bilgilerin daha kalıcı olması ve eğitsel oyunlar oynarken bireyin konuyu daha çabuk kavrayabilmesi eğitsel oyunlarda olayı deneyebilme imkânının daha çok olduğuna bağlanmıştır. İnsan eğitsel oyunlar sayesinde denemekten çekinmeyen ve her zaman yeni şeyler öğrenmek isteyen bir hale gelir. Toplumun eğitim seviyesini yükseltmek ve çocuk yaşta eğitimi eğlenceli hale getirebilmek için eğitsel oyun oynanması şarttır. Aksi halde eğitimin sıkıcılığından ve kavramları net aktaramamasından dolayı bireye kusursuz bir eğitim verilemez. Kusursuz eğitim, anlatılmak istenen tüm olayların eksiksiz bir şekilde bireye anlatıldığı ve bireyin kendine anlatılan kavramı en ufak ipuçlarına dahi fark ettiği ve öğrendikten sonra kazanımlarını bir daha unutmayacağı eğitim türüdür.

Eğitsel oyunlar, hem eğlence hem de öğrenme fırsatı sunar.

Eğlenerek Öğrenme
Eğitsel oyun eğlenerek öğrenmek için en uygun araçtır. Eğitsel oyun sayesinde birey kendisine anlatılanları daha çabuk kavrar ve uzun süre unutmaz. Eğlenerek öğrendiği için eğitim süreci daha sağlıklı geçmiş ve bilgileri daha net kavrayabilmiştir.





Problem Çözme
Eğitsel oyun problem çözme konusunda kişiye yardımcı olur. Çünkü oyunlarda sürekli olarak karşınıza yeni görevler ve bu görevlerin içerisinde de problemler çıkar. Birey problem çözümlerini sürekli tekrarladığında bir süre sonra iyi kolaylaşır ve problem çözme uzmanı haline gelir. Artık hayatında karşısına çıkabilecek problemleri daha kolay çözecektir. Çünkü problem çözme konusunda sanal dünya sayesinde tecrübe sahibi olmuştur.


Kritik Düşünme
Eğitsel oyun kritik düşünme hakkında tecrübe kazandırır. Çünkü eğitsel oyunlarda karşınıza karmaşık bir görev çıkar ve sizlere kısıtlı bir süre verilir. Verilen kısıtlı sürede görevi gerçekleştiremezseniz senaryo iptal olur. Birey bir süre sonra verilen sürede karmaşık görevleri gerçekleştirmeye başladığında kritik düşünme becerilerini kazanmış olur.



Strateji Geliştirme
Eğitsel oyun strateji geliştirme tecrübeleri kazanılabilecek en uygun yoldur. Eğitsel strateji oyunlarında verilen aşamaların başarıyla gerçekleştirilebilmesi için strateji planlama ve uygulama konularına ihtiyaç duyulur. Bu sayede birey strateji geliştirme uzmanı haline gelir.



Eğitsel Oyunlar Olgunlaşma Becerisi Kazandırır
Eğitsel oyunlarla olgunlaşma kavramı genellikle online platformlarda oynanabilen eğitsel oyunlarda görülür. Kişiler aralarında yardımlaşır, iletişim kurmayı öğrenir ve ortak projeler üzerinde çalışmayı öğrenir.


Eğitsel Oyunlar Hedefe Yönelik Olma ve Dikkat Dağılmama Becerisi Kazandırır
Eğitsel oyunlarda bireyin karşısına bir hedef çıkar, başarıyla hedefi geçmesi istenir. Hedef bir puanın aşılabilmesi, belirli bir sürede görevin bitirilebilmesi vb. şeyler olabilir. Bireyin hedefi geçebilmesi için dikkatli olması ve hedefe yönelik olması gerekmektedir. İkisini bir arada yürütemediğinde istenilen senaryo başarıyla gerçekleştirilemez.

SON